Demokrasi ve Atılım Partisi Ekonomi ve Finans Politikaları Başkanı İbrahim Çanakcı, hükümetin açıkladığı Orta Vadeli Program’ı ANKA Haber Ajansı'na değerlendirdi.
Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Ekonomi ve Finans Politikaları Başkanı İbrahim Çanakcı, iktidarın açıkladığı Orta Vadeli Program’a ilişkin, "Milli gelir hedefine baktığımız zaman; bu program, 2024 fert başına mili gelirin 11 bin 500 dolar civarına yükselmesini öngörüyor. Türkiye bu seviyeyi 2012 yılında aşmıştı. Bu program, aslında Türkiye’nin 10 yıl ve daha fazla geriye götürüldüğünün bir anlamda tescili olmuştur. Bu program, makro çerçevesi içsel tutarlılıktan uzak, öngörmüş olduğu politikaları da bir temenniden ibaret bir programdır" dedi.
Çanakcı, "Türkiye’de bütçe, bir faiz bütçesi haline gelmiştir. Sayın Cumhurbaşkanı kendi arkadaşlarını bile faiz lobisinin adamı olmakla itham etti geçmişte. Ama Türkiye’nin 2003-2015 döneminde 46 milyar olan bütçe faiz ödemeleri, bu yıl 180 milyara, önümüzdeki yıl 250 milyara, 2024’te de 335 milyara çıkacak. Yani faiz ödemlerinde 5 kat, 6 kat, 7 kat bir artış söz konusudur" dedi.
Programın temel makro hedeflerinin içsel tutarlılıktan uzak olduğunu belirten Çanakcı, şunları söyledi:
"Orta vadeli programların en temel hedefi, özellikle özel sektör için bir öngörülebilirlik ortamı sağlamak. Yine kamu kurumları için de bir çerçeve oluşturmak. Şimdi bu açıdan baktığımızda; dün açıklanan Orta Vadeli Program’ın özel sektör için bir öngörülebilirlik sağlamaktan çok uzak olduğunu görüyoruz. Çünkü bu programın makro hedefleri; büyüme, enflasyon, işsizlik, cari denge, kamu maliyesi gibi temel makro hedefleri içsel tutarlılıktan çok uzak.
Türkiye'nin uzun vadeli büyüme hızı, 2003-2017 arasında yüzde 6 civarında gerçekleşti. Daha sonra 2018 yılında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçtik. Şimdi bu yıl hükümet, Orta Vadeli Program’da yüzde 9 civarında bir büyüme öngörüyor. Ama bu yıl büyüme yüzde 8 ya da 9 bile olsa Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi altındaki ortalama büyüme hızı yüzde 3,5 civarında olacak. Buradan hareketle; Türkiye’nin potansiyel ve uzun dönemli büyüme hızını yüzde 3,5 civarına düşürmüş olan bir yönetim sistemi, nasıl olacak da önümüzde üç yıllık dönemde, 2022-2024 döneminde büyümeyi yüzde 5,5’e yükseltecek? Bunun izahını programda göremiyoruz."
"ENFLASYON KONUSUNDA BU ORTA VADELİ PROGRAM ÇOK BÜYÜK BİR GERİ ADIM ATIYOR"
Türkiye’nin, uzun dönemde hep yüzde 5 olarak korunmuş olan enflasyon hedefinin bu programda rafa kaldırıldığını söyleyen Çanakcı, şöyle konuştu:
"İstihdamda da benzer bir tablo var. 12 aylık ortalama olarak, trend değerleri olarak baktığımızda; istihdam seviyesi, 2018 Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçildiğindeki istihdam seviyesinin 1 milyon altında. Yani istihdamı aldığı seviyenin altına düşürmüş olan bir yönetim sistemi, nasıl olacak da önümüzdeki üç yıllık dönemde istihdamı 3,5 milyon kişi artıracak?
Enflasyon konusunda her kurum ayrı telden çalmaktadır. Çok kısa bir süre önce Merkez Bankası, bu yıl için enflasyon tahminini yüzde 14,1 olarak açıklamıştı. Dün açıklanan Orta Vadeli Program’da bu oran yüzde 16’nın üzerinde öngörülüyor. Daha üzerinden ay geçmeden enflasyon tahmini yukarı doğru revize edilmiştir. Kaldı ki bu revize tahminin de gerçekleşme olasılığı çok düşüktür. Yine enflasyon konusunda bu Orta Vadeli Program çok büyük bir geri adım atıyor. Türkiye’nin uzun dönemde hep yüzde 5 olarak korunmuş olan enflasyon hedefi, bu programda rafa kaldırılmıştır. Baktığınız zaman 2024’te bile enflasyon öngörüsü yüzde 7,5’in üzerindedir. Dolayısıyla fiyat istikrarı gibi öngörülebilirliğin, makro ekonomik istikrarın en temel unsurunda bile geriye giden orta vadeli programın güven ve öngörülebilirlik sağlaması mümkün değil.
"TÜRKİYE’DE BÜTÇE BİR FAİZ BÜTÇESİ HALİNE GELMİŞTİR"
Yine bu programın ortaya koyduğu bir diğer husus; Türkiye’de bütçe, bir faiz bütçesi haline gelmiştir. Sayın Cumhurbaşkanı kendi arkadaşlarını bile faiz lobisinin adamı olmakla itham etti geçmişte. Ama Türkiye’nin 2003-2015 döneminde 46 milyar olan bütçe faiz ödemeleri, bu yıl 180 milyara, önümüzdeki yıl 250 milyara, 2024’te de 335 milyara çıkacak. Yani faiz ödemlerinde 5 kat, 6 kat, 7 kat bir artış söz konusudur... Bir diğer gerçek şu ki Sayın Cumhurbaşkanı’nın bir algı yönetimi olarak sürekli kullandığı 2023 yılı hedeflerinin yarısına bile, 2024’te ulaşılamıyor… Böyle bir tablodan bahsediyoruz. Milli gelir hedefine baktığımız zaman; bu program, 2024 fert başına mili gelirin 11 bin 500 dolar civarına yükselmesini öngörüyor. Türkiye bu seviyeyi 2012 yılında aşmıştı. Bu program, aslında Türkiye’nin 10 yıl ve daha fazla geriye götürüldüğünün bir anlamda tescili olmuştur. Aslında Türkiye’de kaynak tahsisinin ne kadar gerçeklerden kopuk ne kadar Türkiye’nin ihtiyaçlarından kopuk olduğunu görüyoruz. Mesela Cumhurbaşkanlığı’nın bütçesi 2022-2024 döneminde yüzde 27 civarında artacak. TÜBİTAK’ın bütçesi yüzde 17 civarında artıyor. Yani DSİ’nin bütçesi yüzde 9 civarında artıyor. Burada kaynak tahsisinde de çok ciddi yanlışlıkların devam edeceği ortaya konuluyor. Bu program, makro çerçevesi içsel tutarlılıktan uzak, öngörmüş olduğu politikaları da bir temenniden ibaret bir programdır."
Röportajın tamamını aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.